Katılım bankacılığına yeni oyuncuların girmesi lazım
Katılım bankacılığına yeni oyuncuların girmesi lazım
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu BDDK Başkanı Mehmet Ali Akben, katılım bankacılığına yeni oyuncuların girmesi gerektiğini söyleyerek, "Bu sistemin büyümesi, 2023 hedeflerine ulaşması, aksi takdirde biraz zor bir hedef haline gelmektedir. Açılan kamu katılım bankaları üzerinden kamunun sisteme sağladığı finansal destek çok önemli olmakla birlikte yeterli seviyede değildir. Nitekim sistemin yalnızca bankacılık faaliyetleri üzerinden yüzde 15 hedefine ulaşması da mümkün görülmemektedir. Sektörün sermaye piyasası faaliyetlerine yoğunlaşması ve bu alanda kamunun da yeni aksiyonlar geliştirmesine ihtiyaç vardır" dedi.
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu BDDK Başkanı Mehmet Ali Akben, katılım bankacılığı ile ilgili, "Hep belirttiğimiz gibi bu sisteme yeni oyuncuların girmesi gerekmektedir. Bu sistemin büyümesi, 2023 hedeflerine ulaşması, aksi takdirde biraz zor bir hedef haline gelmektedir" dedi.
Akben, Türkiye Katılım Bankaları Birliğinin TKBB 15. Olağan Genel Kurulunun açılışında yaptığı konuşmada, 2008 yılında başlayan küresel finansal kriz sonrası dönemde gerek akademik gerekse bürokratik çevrelerden mevcut finans düzenine yönelik ciddi eleştiriler getirildiğini ve akabinde çözüm odaklı aksiyonların alınmaya başlandığını anımsattı.
Bu kapsamda faizsiz finans modelinin de ülkelerin, hatta uluslararası organizasyonların gündemine ciddi şekilde girdiğini aktaran Akben, "Zira faizsiz finans modelinin, yani bizim geliştirdiğimiz terminolojiyle katılım bankacılığı sisteminin, finansal istikrar açısından öne çıkan en önemli özellikleri; finansal aktiflerin reel ekonomiye paralel ve bağımlı bir şekilde büyüme göstermesi, aşırı spekülasyonlara ve risk iştahına izin vermemesi, risk paylaşımını esas alması, yatırım kararlarında sosyal ve ahlaki sorumlulukları da dikkate alıyor olmasıdır" dedi.
Akben, son 10 yılda yaklaşık 15 kat büyüme kaydeden küresel faizsiz finans sisteminin aynı yüksek büyüme trendini gelecek dönemde de istikrarlı olarak sürdürmesi ve mevcut 1,8 trilyon dolar seviyesindeki büyüklüğünü birkaç yıl içerisinde 3 trilyon dolara taşımasının beklendiğini kaydetti.
Türkiyenin bu süreçte bölgesel bir merkez haline geleceğinin, hazırlanan birçok raporun ortak görüşü olduğuna işaret eden Akben, hükümetin ve düzenleyici kuruluşların son dönemde faizsiz finans sektörüne yönelik artan desteği sayesinde, faizsiz bankacılığın Türk bankacılık sektörü içerisinde sistemik önem kazanacağının da muhtelif kaynaklarda dile getirildiğini söyledi.
Akben, katılım bankalarının özel finans kurumlarından bankaya dönüştükleri 2005 yılından bu güne kadar çok önemli gelişmeler kaydettiğini vurgulayarak, sözlerine şöyle devam etti:
"10 yıl önce 292 şube ve 5 bin 747 personelle faaliyet gösteren katılım bankaları, 2015 yılına geldiğimizde bin 80 şube ve 16 bin 554 personeli olan natif bir finansal sektöre dönüşmüştür. Katılım bankalarının aktif toplamı 2005 yılında 9,9 milyar lira iken, 2015 yılında bu rakam 120,2 milyar liraya yükselmiş, buna mukabil bankacılık sektörü içindeki payı da yüzde 2,4ten yüzde 5,1e ulaşmıştır."
"Son beş yıllık döneme bakıldığında katılım bankaları ortalama yüzde 23 büyüdü"
BDDK Başkanı Akben, 2023 finansal hizmetler vizyonunda faizsiz bankacılık sisteminin aktif büyüklüğünün 300 milyar doların üzerine çıkması ve ayrıca faizsiz finansın toplam sektör içindeki payının yüzde 15e yükselmesinin hedeflendiğini söyledi.
Son beş yıllık döneme bakıldığında katılım bankaları ortalama yüzde 23 büyürken, finansal sektörün yüzde 18 büyüme gösterdiği bilgisini veren Akben, "Finansal sektördeki büyüme benzer şekilde devam edecek olursa, faizsiz finansın yüzde 5ten yüzde 15 pazar payına çıkabilmesi için faizsiz finans kuruluşlarına ilave 113 milyar lira öz kaynak ihtiyacı ortaya çıkmaktadır" dedi.
Akben, halihazırda katılım bankalarının öz kaynaklarının yaklaşık 11 milyar lira olduğu göz önüne alındığında, bu hedefin oldukça önemli bir hedef olduğunun göz ardı edilmemesi gerektiğini dile getirdi.
Söz konusu hedefe ulaşabilmek için öncelikle bu alana yatırım yapacak finansal kaynağa ihtiyaç olduğunun açık olduğunu vurgulayan Akben, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Açılan kamu katılım bankaları üzerinden kamunun sisteme sağladığı finansal destek çok önemli olmakla birlikte yeterli seviyede değildir. Nitekim sistemin yalnızca bankacılık faaliyetleri üzerinden yüzde 15 hedefine ulaşması da mümkün görülmemektedir. Sektörün sermaye piyasası faaliyetlerine yoğunlaşması ve bu alanda kamunun da yeni aksiyonlar geliştirmesine ihtiyaç vardır. Kamu kira sertifikalarının çeşitlendirilmesi ve artık özellikle proje finansmanlarında devreye girmesinin önemli olduğunu değerlendirmekteyiz. Diğer taraftan, özel kira sertifikalarının geliştirilmesi amacıyla konvansiyonel borçlanma araçlarına sağlanan vergisel avantaj ve muafiyetlerin bu ürünler için de uygulanmasının faydalı olduğunu ifade etmek isterim."
"BDDK olarak faizsiz finans sisteminin geliştirilmesi noktasında çok önemli inisiyatifler aldık"
Akben, faizsiz finans sektörünün yalnızca katılım bankalarıyla sınırlı görülmesinin sistemin potansiyelini ülke ekonomisine kazandırma noktasında yeterli bir yaklaşım olmadığını söyledi.
Genel finansal sistem içerisinde faizsiz finansman ilkelerini esas alan banka dışı mali kuruluşların, sermaye piyasası faaliyetlerinin ve katılım sigortacılığı sisteminin "faizsiz finans ekosistemi" başlığı altında bütüncül şekilde ele alınması gerektiğini belirten Akben, faizsiz esasa göre çalışan yatırım bankaları, finansal kiralama, üretici ve tüketici finansman şirketleri ile faizsiz finansal kooperatifler gibi natif kuruluşların geliştirilmesinin önem arz ettiğini kaydetti.
Akben, BDDK olarak faizsiz finans sisteminin geliştirilmesi noktasında çok önemli inisiyatifler aldıklarını anlatarak, "Katılım bankacılığına ilişkin 2013 yılında başlayan çalışmalarımız, aralık ayında Kızılcahamamda TKBB ile birlikte düzenlenen Katılım Bankacılığı ve Faizsiz Finans Çalıştayı ile önemli bir dönüm noktasına kavuşmuştur; zira çalıştayda ele alınan hususlar ve geliştirilen çözüm önerileri, kurumumuzun gayretleriyle Türkiyenin 10. Kalkınma Planında bağımsız bir bileşen haline gelmiştir" dedi.
Akben, söz konusu eylemlerin organize bir ekip tarafından hayata geçirilmesi ve faizsiz finansa yönelik Ar-Ge çalışmalarının yürütülmesi amacıyla BDDK bünyesinde ayrı bir daire kurulduğunu ve sistemin geliştirilmesi amacıyla tam zamanlı uzman personelin istihdam edildiğini dile getirdi.
Sektörü bir üst lige taşıyacak finansman modellerinin ve kurumsal yapının oluşturulması amacıyla dünya uygulamalarının incelenmesine ve mevzuat altyapısının hazırlanmasına yönelik çalışmaların devam ettiğine işaret eden Akben, "Gündemimizde alt düzenlemeler bazında, katılım bankacılığı mevzuatının ayrıştırılması ve yeni kurulacak banka dışı faizsiz finans kuruluşları için yeni mevzuat alt yapısının oluşturulması bulunmaktadır" ifadelerini kullandı.
"Meselelerin ticari kaygılarla ele alınması kat edilecek mesafeyi uzatmaktadır"
Akben, edindikleri tecrübelerden hareketle sektörün geliştirilmesi yolunda tüm paydaşların aynı heyecanla ortak hareket etmesi gerektiğini belirterek, "Meselelerin tek boyutlu olarak veya birtakım ticari kaygılarla ele alınması kat edilecek mesafeyi uzatmaktadır. Bu manada yeni kurulan Faizsiz Finans Koordinasyon Kurulu önemli bir boşluğu doldurmakta, kurulun etkin bir karar alma mekanizmasına dönüşmesi paydaşların yani bizlerin gayretleri ile sağlanacaktır" dedi.
Kurum olarak faizsiz finans alanındaki çalışmalarında akademik dünyanın görüşlerini hep dikkate aldıklarını, sayısal veriler üzerinden gösterdiği büyümeyle eş zamanlı olarak sektörün dayandığı temeller üzerinde yükselmesini önemsediklerini aktaran Akben, ancak BDDKnın bu ve benzer girişimlerinin Türkiyedeki katılım bankacılığı uygulamalarının faizsiz finans ilkelerine uyumunun sağlanması için tek başına yeterli olmadığını kaydetti.
Akben, sektörün uygulamalarının ve hazırlanacak mevzuat altyapısının, faizsiz finans temel prensip ve kuralları çerçevesine uygunluk kazandırılmasının ancak ve ancak merkezi bir danışma kurulunun tesis edilmesiyle mümkün olduğunu dile getirdi.
Kurulacak bu nevi bir kurulun standartların belirlenmesinin bankalar arasında yeknesaklığın sağlanması ve sisteme yönelik algının yönetilmesinin yanı sıra mevzuat çalışmaları sırasında kendilerine de oldukça yol gösterici olacağına işaret eden Akben, şunları da söyledi:
"Bununla birlikte halihazırda üzerinde durduğumuz diğer önemli bir konu, katılım bankaları ve yeni kurulacak diğer faizsiz finans kuruluşlar nezdindeki danışma kurullarına yasal altyapı kazandırılmasıdır. Merkezi danışma kurulu yapısının tamamlayıcısı olarak düşündüğümüz bir çalışma kapsamında faizsiz finansal kuruluşlara muhtelif şekillerde danışmanlık alma ve iç denetim sorumluluğu getirmeyi planlamaktayız."
"Bizim yüzde 15lik seviyeye yükselme potansiyelimiz bu şekliyle çok zor görünmektedir"
Akben, katılım bankalarının bugünkü aktif yapıları incelediğinde, bu bankaların neredeyse tümüyle borç finansmanına dayanan murabaha işlemlerine yoğunlaştıklarını her toplantıda dile getirdiklerini söyledi.
Bu bankaların ortaklık finansmanı uygulamalarına yeterince başvurmadıklarını aktaran Akben, bu sistem ilk kurulduğu yıllarda kar paylaşımının standart olduğunu anımsatarak, "Fakat geldiğimiz noktada şu anda, bir borç finansmanı, borçların finansmanı, kar zarar ortaklığı modelinin tamamen göz ardı edildiğini görmekteyiz" dedi.
Akben, şunları da bildirdi:
"Bizim yüzde 15lik seviyeye yükselme potansiyelimiz bu şekliyle çok zor görünmektedir. Şimdi Vakıf Katılım da, Vakıflar Bankasındaki payın oraya devredilmesiyle birlikte, kamu tarafındaki bir takım kaynakların bu sistemde değerlendirilmesi yöntemi, buranın büyümesi tarafında önemli bir rol üstlenecektir. Ama hep belirttiğimiz gibi bu sisteme yeni oyuncuların girmesi gerekmektedir. Bu sistemin büyümesi, 2023 hedeflerine ulaşması, aksi takdirde biraz zor bir hedef haline gelmektedir."