ISO BELGELENDİRME
Sektörler
İso Belgelendirme
Karbon Ayak İzi Hesalama
Taksim Danışmanlık Hizmetleri
Güncel Fuarlar
Önceki Sonraki
WorldFood Türkiye’nin En Büyük Gıda Fuarı
WorldFood Türkiye’nin En Büyük Gıda Fuarı
9-12 Eylül 2021
Provimes Web ve Mobil Kurulum ve Kullanım Eğitimimize Davetlisiniz.
Provimes Web ve Mobil Kurulum ve Kullanım Eğitimimize Davetlisiniz.
03 Haziran, Perşembe
Provimes Web ve Mobil Kurulum ve Kullanım Eğitimimize Davetlisiniz.
Provimes Web ve Mobil Kurulum ve Kullanım Eğitimimize Davetlisiniz.
03 Haziran, Perşembe Saat: 10
Kurumsal Akademiler Konferansı
Kurumsal Akademiler Konferansı
24 Haziran 2021 | 14:00 - 16:4
Doğaya Saygı Sertifikası
HES Projesiyle Enerjisini Yükseltiyor
HES Projesiyle Enerjisini Yükseltiyor
 
İZAYDAŞ, Türkiye’nin en önemli sanayi şehirlerinden Kocaeli’nde çok önemli bir görevi üstlenerek, evsel ve endüstriyel atıkların bertarafını sağlıyor. Bu alanda çevreci ve vizyoner bir bakışa sahip olan kuruluş üzerine Genel Müdür Muhammet Saraç ile konuştuk. Saraç, bir ilke imza attıkları HES yatırımlarının ardından elektrik üretimine ağırlık vereceklerini söyledi. 
 
Evsel ve endüstriyel atıklar konusunda gerek bulunduğu sanayi kenti Kocaeli için gerekse tüm Türkiye’ye değerli hizmetler sunan İZAYDAŞ, tesislerinin kapılarını bizler için açtı. Genel Müdür Muhammet Saraç, faaliyetlerini anlatırken yakın zamanda Yuvacık Barajı üzerinde devreye aldıkları HES projesiyle yıllık 14 milyon kilovatsaat elektrik üretecek. Genel Müdür Saraç, yakın dönemde elektrik üretimi projelerine ağırlık vereceklerini duyurdu.  Saraç; “2016’da deniz atıklarının toplanıp arıtılmasıyla ilgili bir projemiz yürürlüğe girecek. Bunun dışında işletmenin nötralizasyonu dediğimiz bir sistem için yatırımlarımız olacak. Yani asit tarzı kimyasal sıvıların nötralize edilerek bertaraf edilmesi işiyle ilgili küçük bir yatırımımız olacak ama önemli bir yatırım. Laboratuarımıza ciddi yatırımlarımız olacak, onun dışında tesisin modernizasyonu ile ilgili yatırımlarımız olacak ama daha büyük bir yatırım sadece belki bizim değil Büyükşehir ile beraber yapacağımız ileriye yönelik evsel atıkların komple yakılabilir enerjiye çevrilmesi projesi var. Bununla ilgili 2016 yılında en azından şartların hazırlanma aşamasında bir takım şeyler yürüyecek, daha ileride devreye girecek bir konu. Bu da bir enerji kaynağı olacak. Yaklaşık 40-50 MW’lık bir güç olacak ki 300 milyon kW-h üretim demek bu. Yaklaşık 300 milyon kW-h üretim yapacak bir tesis ortaya çıkacak. Bununla ilgili çalışmamızda devam ediyor” diyor.
 
İZAYDAŞ’ın kuruluşu ve faaliyetleri hakkında bizleri bilgilendirir misiniz?
 
Kısa adı İZAYDAŞ olan İzmit Atık ve Artıkları Arıtma Yakma ve Değerlendirme A.Ş. 1996 yılında Büyükşehir Belediyesi tarafından kurulmuştur. İZAYDAŞ’ın kurulma amacı, Çevre Kanunu’na uygun olarak evsel ve endüstriyel atıkların bertarafını sağlamaktır. Bu çerçevede İZAYDAŞ Türkiye’deki ilk atık bertaraf tesisi olarak bir taraftan bu atıkların bertarafını sağlarken diğer taraftan enerji üretmektedir.
 
İZAYDAŞ 1997 yılından beri faaliyettedir. Yüzde yüz Kocaeli Büyükşehir Belediyesi iştirakidir. Faaliyetlerimizi anlatırken ben hep ikiye bölerim. Birincisi; Türkiye’ye verdiğimiz hizmetler. İkincisi; sadece Kocaeli’ne özel hizmetlerdir. Bütün Türkiye’ye verdiğimiz hizmetler; sanayiden kaynaklı tehlikeli atıkların bertaraf işini yürütüyoruz. Bunu da yakma tesisimizde yakmaya uygun olan atıkları yakarak veya yönetmelik gereği yakmaya uygun olmayan atıkları nihai depolama alanlarında depolayarak yapıyoruz. Bu anlamda Türkiye’ye hizmet veriyoruz. Tehlikeli atıkların bertarafı, nakliyesi ve çevre laboratuvarı olarak bütün Türkiye’ye hizmet veriyoruz. Kocaeli’ne özel hizmetlerimize gelince; birincisi Kocaeli’nde üretilen evsel atıkların bertarafını biz yürütüyoruz. Günlük olarak evsel kaynaklı atıkları Solaklar’daki merkezimizde ve Dilovası’ndaki evsel depolama alanlarımızda depolayarak bertaraf ediyoruz. İlimizde günde 1800 ton civarında evsel atık çıkıyor. İkincisi İzmit Körfez’ine gelen gemilerin atıklarını biz toplayıp bertaraf ediyoruz. Üçüncü işimiz; Kocaeli’ndeki sağlık noktalarında oluşan tıbbi atıkların toplanıp bertaraf edilmesi işini biz yürütüyoruz. Bunu yap-işlet modeliyle yapıyoruz. Kocaeli’ndeki 600 sağlık noktasına düzenli olarak gidilerek tıbbi atık toplanıyor ve sterilize edildikten sonra bertaraf ediliyor. Ana faaliyet alanlarımız böyle. Şirketimizde 240 civarında arkadaşımız çalışıyor. 100 civarında hizmet alımıyla toplam 340 kişilik iş gücümüz vardır. Şirketimiz Kocaeli Büyükşehir Belediyesi iştirakidir. Yönetim kurulu başkanımız, Büyükşehir Belediye Başkanımız Sn. İbrahim Karaosmanoğlu’dur.
 
Bu sektörde rakipleriniz var mıdır?
 
Rakip dediğimiz zaman tehlikeli atık tarafına geçmemiz lazım. Yakma ve entegre elektrik üretim tesisi olarak teknik anlamda Türkiye’de tekiz ancak ticari olarak ciddi rakiplerimiz var. Oldukça yoğun bir rekabet var sektörümüzde. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın yayınladığı tehlikeli atıkların kontrolü yönetmeliği ekinde içerdiği madde ve dozajına göre 850 kalem civarında tehlikeli atık tanımlanır. Bu atıklar da o yönetmeliğe göre yönetilmelidir. Bu atıkları alabilen bizden başka firmalar da var. Başta çimento fabrikaları... Türkiye’deki yaklaşık 40 tane çimento fabrikası atık almaktadır. Dolayısıyla ticari anlamda onlarla da rekabet halindeyiz. Böylece topladığınızda 100’den fazla ticari rakibimiz var.
 
Peki, atık nereden geliyor ve çevreye zararı var mıdır? 
 
Şimdi bir kere evsel atıktan başlayalım. Çöp dediğimiz evsel atıktan. Biz Kocaeli’nde 1.722.795 kişiyiz. Her birimiz günde 1 kg çöp üretiyoruz. Dolayısıyla her gün yaklaşık 1800 ton çöp çıkıyor. Bunların bir şekilde doğaya zarar vermeden bertaraf edilmesi lazım. Bizim burada düzenli depolama alanlarımız var. Kontrol altında depolanarak üzeri toprak ile örtülüyor. Çöp sızıntı suyu alınıp arıtılıyor. Dolayısıyla doğaya zarar vermeden bertaraf etmiş oluyoruz. Çürümeden dolayı oluşan gazdan da enerji üreterek artı değer üretiyoruz. Ama esas rekabetin olduğundan bahsettiğimiz tehlikeli atıklar… Tehlikeli atıklar sanayiden ortaya çıkıyor. Tehlikeli atıklar terimini özellikle kullanıyorum; çünkü yönetmelikteki tanımı bu olduğu için. Zehirli vesaire gibi tanımlar kullanmayız. Tehlikeli atıkların kontrolü yönetmeliği bu işin anayasasıdır. Onun ekinde de, biraz önce belirttiğim gibi 850 kalem civarında liste vardır. O listede atık, içerdiği tehlikeli madde veya ilk çıktığı prosedüre göre sınıflandırılmıştır. Bu atıklar serbest bir şekilde doğaya salındığında doğaya, insan sağlığına, hayvan sağlığına ve havaya zarar verebilecek atıklardır. Biz de doğaya ve sağlığa zarar vermemesi açısından çevre laboratuvarımızın verdiği rapora göre yakma tesisimizde veya tehlikeli atık depolama alanlarımızda bertaraf ediyoruz. 
 
Çevreye zarar konusundaki düşünceniz nedir? Bu konuda aldığınız önlemlerden de bahseder misiniz?
 
Çevreye bir zararımız yok. Çünkü biz Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın verdiği yönetmelikler çerçevesinde çalışıyoruz. Takip ediyorsanız son 2-3 yıldır Kocaeli’ndeki büyük sanayi tesislerinin bacalarını Valilik online izlemeye aldı. Bizim tesisimizin bacası da kurulduğundan beri Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan online izlenir. Hatta bizim web sayfamızda günlük ortalama değerler online yayınlanır. Burada Bakanlığın verdiği emisyon sınırları var. Biz o emisyon sınırlarını zorlamadan çalışmamızı yapıyoruz. Bizim tesisimizin üçte biri sadece yakmadan sonra ortaya çıkan gazın temizlenmesiyle ilgilidir. Ciddi bir işletme maliyeti harcıyoruz ve ciddi bir ekipman var. Dört beş ayrı kademeden geçerek gaz temizleniyor, bu işlemlerden sonra atmosfere bırakılıyor. Dolayısıyla herhangi bir zararı söz konusu değil. 
 
Evsel atıktan elektrik elde ediyor musunuz? Bunu bize biraz anlatır mısınız?
 
Başta bahsettiğimiz gibi günde 1800 ton evsel çöp alıyoruz ve bunun yaklaşık %50’si aşağı yukarı organiktir. Sebze, meyve, yemek atığı vs. Bunları da depolama alanlarında havasız ortama gömdüğünüzde zaman içinde çürür ve bir gaz açığa çıkar. Bu gazın içeriği metan içerikli bir gazdır. İZAYDAŞ bünyesinde evsel atık depolama sahalarında oluşan bu çöp gazlarından elektrik üretimi konusunda hazırlanan proje 2012 yılında yapımı tamamlanarak devreye alınmıştır. Bu projede amaç, sera gazı salınımlarını azaltmak, çevre ve insan sağlığını tehdit eden gazların atmosfere salınmadan toplanarak bertarafını sağlamak ve bu işlem sonucunda elektrik enerjisi üretmektir. Bu proje ile depolama sahalarımızda işletme süresi olan 16 sene boyunca elektrik enerjisi üretimi hedeflenmektedir. Örneğin 2014 yılında 32 milyon kWh elektrik enerjisi üretildi. Ayrıca bu gazların toplanıp bertaraf edilmesi ile atmosfere  750.000 – 1.000.000 ton CO2 salınımı da engellenmiş olacaktır. Bu tür tesislerin ülkeye getirdiği ikinci bir avantaj da Kyoto Protokolü çerçevesinde, ortaya çıkan karbon emisyonu karşılığı karbon kredisi kazanılmasıdır. LFG projesi sayesinde üretilen enerji, yaklaşık 15.000 adet konutun evsel elektrik enerjisi ihtiyacına karşılık gelmektedir.
 
Düzenli depolama alanlarında oluşan çöp sızıntı sularını hangi teknolojiyle arıtıyorsunuz? 
 
Her gün 1800 ton evsel çöpü bertaraf ettiğimiz depolama alanlarında zamanla oluşan çöp sızıntı sularının arıtılması için modern teknolojinin kullanıldığı bir arıtma tesisini hayata geçirdik. Daha önce çöp sızıntı suyunun arıtılması için kimyasal arıtma prosesi ile çalışan DAF Arıtma Tesisi gerek arıtma performansı gerekse de kapasite açısından ihtiyaca cevap veremiyordu. Yeni bir arıtma tesisinin ihtiyaç haline gelmesiyle birlikte 2013 yılı Ocak ayında yapımına başladığımız tesiste, çöp sızıntı suyunun Membran Biyoreaktör+NF prosesi ile arıtılması planlandı. Aynı yılın Kasım ayında ise devreye aldığımız tesisimizde çok iyi bir sonuç elde ediyoruz. Evsel atıkların içerisinden süzülen çöp sızıntı suları, yapılan işlemlerin ardından arıtılmış berrak bir su olarak karşımıza çıkıyor. Böylece bu suyu yol yıkama gibi işlemlerde rahatlıkla kullanabiliyoruz. 
 
Türkiye’de toplam üretilen atık miktarı nedir? Tüm Atık ve Çevre Yönetimi Derneği buna nasıl bir katkı sunuyor? 
 
Son veriler ülkemizde 1,2 milyon ton/yıl tehlikeli atık olduğu yönünde. Evsel atık günde 75.000 ton, Tıbbi atık ise yılda 100.000 ton çıkmaktadır. Bu potansiyel göz önüne alındığında, halen ülkemizde atık sektörüne 1,8 milyar $ yatırım yapma ihtiyacı olduğu gerçeği ile karşılaşmaktayız. Tüm Atık ve Çevre Yönetimi Değneği’ni TAYÇED, atık sektörüne kurumsal bir kimlik kazandırmak, çevre ve atıklarla ilgili konulardaki duyarlılığı arttırmak ve ilgili kamu otoriteleriyle işbirliği içerisinde sektörü geliştirecek çalışmaları hayata geçirebilmek amacıyla kurduk. Amacımıza bağlı önceliğimiz, yasal olarak yönetilenden çok daha fazla olduğunu bildiğimiz, kayıt ve kontrol dışı  atıkları yasal sistemin içine çekerek, atık sektörünü büyütmek ve sözcülüğünü yapmaktır. Dernek çatısı altındaki üyelerimiz, işbirliği ve rekabetin çağdaş bileşimi olan ortaklaşa rekabet zemininde piyasa faaliyetlerini sürdürerek sektörü büyütme gayretinde olacaklardır. 
 
TAYÇED olarak mevcut 17 üyemizin, İZAYDAŞ, İSTAÇ, PETKİM, Recydia, Msg Enerji, Remondis, Chimirec,  Anel Doğa, Aten, Ortadoğu Enerji, Lokman Geri Kazanım, Itc,  Aşuroğulları, Erksan, Hexagon Katı Atık, Akademi Çevre ve Çözüm A.Ş.  yaklaşık 5000 kişilik istihdamı, 1,4 milyar $ toplam yatırımı ve 500 milyon $ senelik ciroları bulunmaktadır. Bunun yanı sıra üyelerimiz, gelecek 5 yılda toplam 1 milyar $’lık yatırım hedeflemektedir. 
 
Türkiye’deki belediyelerin çevre ve atık yönetimi konusundaki mevcut stratejilerini nasıl değerlendiriyorsunuz? Çevrenin korunması ve doğru atık yönetimi konusunda belediyelere hangi görevler düşüyor?
 
2004 yılından itibaren denetimlerde ciddi adımlar atıldı. Şu anda gerek kanun gerekse yönetmelik anlamında iyi tanımlanmış bir yapı mevcut. Tabi ki zaman zaman sıkıntılar yaşanıyor ama sonuçta tanımlanmış bir piyasa var. 17 Aralık 2009 tarihinde Avrupa Birliği Çevre başlığının açılmasıyla da sektör ivme kazandı. Uygulama ve tesisler anlamında yatırıma ihtiyaç var, bu da yavaş yavaş oluyor.
 
Sanayi üretimi için ister istemez doğal kaynakları tüketmek durumundayız. Bu noktada; çevresel kirlenmeye neden olunmaması, tüm kaynakların verimli kullanılması, atık üretilmemesi, geri kazanılması bilinen konulardır. Meşhur klişeyi ben de ifade edeyim: “Sanayi için çevreden, çevre için sanayiden vazgeçemeyiz. Her ikisini de koruyacak bir denge mutlaka vardır.” Yerel yönetimler ve sanayiciler;  Çevre Kanunu ve bu Kanuna dayanılarak yürürlüğe giren yönetmeliklere uygun olarak atıklarını bertaraf ettirmelerini sağlamalılar. Biliyoruz ki atık yönetimi ile ilgili olarak, yönetmelikler, geri kazanım ve bertaraf tesisleri ve elbette en önemlisi son yıllarda iyi yetişmiş insan kaynağı mevcut olup, bu sayılar süreç içerisinde sürekli artacaktır. Kamu otoritelerinden sanayicisine, atık danışmanlarından nakliyecisine kadar konunun aktörlerinin ortak bir işin içinde olduklarını ve ancak kolektif bir çalışma ile atıkları ekonomik sektörlere kazandırabileceğini ve daha yaşanılabilir bir çevreye katkıda bulunabileceği unutulmamalıdır.
 
Türkiye’de geri dönüşüm ve atık yönetimi konusunda hem yasal düzenleme hem de denetimleri yeterli buluyor musunuz? Bu alanda kamudan beklentileriniz neler? 
 
Atık yönetimi sektöründe eğitim ve veri eksikliğini doldurmak gerektiğine inanmaktayız. Sektöre yatırım yapmak isteyen firmalar, gerçek atık miktarı verilerine sahip olamadıklarından veya sektörün gelecek projeksiyonunu net olarak göremediklerinden yatırımlarını ertelemekte ve uygun zamanı beklemektedir. Bu soruna çözüm olacak Tehlikeli Atık Beyan Sistemi TABS oluşturulmasına rağmen denetim eksikliğinden dolayı, sistemde hala kayıt dışı firma bulunmakta ve bu firmaların yıllık 500 ila 600 bin ton arası atık ürettikleri tahmin edilmektedir. Ayrıca, atık yönetimi sektöründe finansman opsiyonları kısıtlı olup, çevre yatırımları ve atık yönetimi yatırımları, geri ödemesi uzun ve riskli yatırım kategorisinde yer almaktadır. Oluşturulan olanaklar daha çok yenilenebilir enerji projelerine ayrılmaktadır. Atık yönetimi projeleri için teşvik ve yeterli finansman oluşturulmalıdır.
 
Avrupa Birliği’ne uyum sürecinde Türkiye’de ciddi bir mevzuatlaşma görülürken maalesef buna paralel bir uygulamaya geçiş görülememektedir. Hatta yürürlüğe giren mevzuatın uygulamaları şehirden şehirlere farklılık gösterebilmektedir. Çok iyi denetim yapılan bir şehirde üretim yapan bir firmanın çevresel maliyetleri yüksek iken, denetim yapılmayan bir şehirde aynı üretimi yapan firmanın çevresel maliyetleri sıfırdır. Bu iki firmanın maliyetlerini ürünlerine yansıtması ise gayet doğaldır. Ancak aynı raflarda aynı kaliteye sahip ürünler yan yana satılmakta iken hangisi vatandaşın gözünde daha avantajlı olacaktır!? İşte burada çevre denetimlerinin, mevzuatın her şehirde aynı ölçüde uygulanması gerekliliği ile ilgili güzel bir örnek görmüş olduk.
 
İZAYDAŞ, hidroelektrik santralleri alanında Türkiye’de bir ilke imza attı. Bu projenin detaylarıyla ilgi bizleri bilgilendirir misiniz? 
 
Şehrin su ihtiyacının büyük bir kısmını karşılayan Yuvacık Barajımız var. Bu barajdan yaklaşık olarak 40 metre civarında kot farkı aşağısında içme suyu artıma tesisimiz var. Bu kot farkı nedeniyle orada bir basınç oluşuyor. Bu basınç, basınç kırıcı vanalardan kırılarak arıtma tesisine serbest su veriliyor. Şu an ki yürüyen sistemimiz bu. Burada ki basınçtan enerji üretilmesi konusundaki fikrimiz birkaç yıl önce gündeme geldi ve yönetimimiz tarafından onaylandı, projelendirildi, ihale edildi ve yapımı tamamlandı. Şu anda canlı denemeler aşamasında devreye aldık bile diyebiliriz. Projenin özelliği mevcut baraj ile arıtma tesisi arasındaki isale hattı üzerine bir bypass hattı yapılarak, türbinlerden geçirilerek oradan da arıtma tesisine ulaştırılıyor. Tesisin dizayn gücü 2.3 MW, yıllık maksimum üretebileceği enerji 14 milyon kWh, garanti enerjisi 10 milyon kWh civarında olacak. Güzel tarafı tesisin sahibi İZAYDAŞ olarak kamu biziz. Projesini, ihalesini yapan firmamız TEMSAN; enerji bakanlığımızın yan kuruluşu ve kontrolümüzü İSU, Büyük Şehir Belediyemizin başka birimi yapıyor. 
 
Dolayısıyla tamamen yerli ve kamu kaynaklı yürüyen bir iş. En önemli özelliklerinden bir tanesi  içme suyu hattı üzerinde “plunger vana sistemi” dediğimiz bir kontrol sistemi ile ilk uygulama. İçme suyu hatları üzerinde boru tipi, kanal tipi HES’ler var. Ama bu geniş kontrolü anlamında plan civarında ilk uygulama dolayısıyla ciddi bir mühendislik gerektiriyor. Bu mühendisliği TEMSAN üzerinden yapıldı. Sistemi devir alıyoruz, bütün ekipmanlar içme suyuna uygun seçildi ki çıkan suyun arıtma tesisine gidiyor olmasına rağmen bütün ekipmanlar içme suyuna uygun olarak seçildi. Üretimin büyük bir kısmı yerli yapıldı. Hatta TEMSAN’ın Diyarbakır da ki fabrikasında oldukça güzel bir uygulama. Elbette ilk uygulama olduğu için tabi ki epeyce bir yorulduk ama sonuçta şuan da son aşamalarındayız devreye almak üzereyiz. Tesisin yatırımı 10 Milyon TL’nin biraz üzerinde ve bu yerli teşviği ile beraber  5-6 yıldır kendini amorti etmesini bekliyoruz. 7 gün 24 saat esasına göre çalışacak barajımızda su olduğu sürece o su ihtiyacı arıtma tesisine geldiği sürece su akış miktarına bağlı olmak üzere üretimini yapacak ve üretimde yenilenebilir teşvikleri kapsamında devlete satılmış olacak. 
 
HES projesini hayata geçirme kararı nasıl alındı? Bu kararın arkasındaki etkenler nelerdir ve ileride İZAYDAŞ’ın vizyonunda nasıl bir yeri olacak?
 
İZAYDAŞ zaten başından beri tehlikeli atıkların yakılmasından enerji üreten bir tesisiz. Biz çevre ve enerjiyi  hiç bir zaman birbirinden ayıramayız. Dolayısıyla bir taraftan atıkla ilgili bir taraftan da enerji ağırlıklı faaliyetlerimizi yürütüyoruz. Bu bizim yeni bir kaynağımız hidroelektrik santral İZAYDAŞ’ın yeni bir enerji ürettiği kaynak. Projenin başlangıcı sırasında yasal mevzuat nedeniyle bizim enerji üretimi lisansımız olduğu için bizim üzerimizden yürütüldü. Ama İzaydaş zaten enerji üreten bir şirket bizim bunların dışında başından beri yakmadan ürettiğimiz elektrik enerjisi var bu birinci kaynağımız. İkinci kaynağımız evsel atıkların düzenli depolanmasından oluşan metan gazından, çöp gazından enerji üretim kaynağımız var. Bunlar ciddi kaynaklar. Biyogaz tesisimiz var. Küçük bir rüzgar türbinimiz var. Çeşitli yerlerde sonar uygulamalarımız var ve bu HES’de yeni bir kaynak olarak, yeni bir yenilenebilir ve yerli bir kaynak olarak devreye girmiş olacak. Bizim ileri yönlü bakışımızda enerji her zaman önemli önceliklerimiz arasında olmaya devam edecek. 
 
Enerjiye dönüştürülmeyen ve doğru yönetilmeyen atıkların Türkiye ekonomisine ve çevreye verdiği zararın mali boyutu nedir? Bu anlamda doğru yönetim ne tür kazanımlar sağlar? 
 
Burada doğru yönetilmeyen atıkların ekonomiye vereceği zarardan çok çevreye vereceği zarar önem arz etmektedir. Atıkların doğada meydana getirdikleri zararı ekonomik olarak açıklamak kolay değil. En basitinden biyoakümülasyon sonucu canlıların bünyelerinde birikecek ağır metallerin insan sağlığına vereceği zararı hangi ekonomik güç izah edebilir. Sakat doğumları, kansere yenik düşen insanları bu uğradıkları kayıpları hiçbir ekonomik güç telafi edemez. Dolayısıyla herkesin hedefi “sıfır atık” olmalıdır.
 
İlla ekonomiye olan faydası üzerinde durulması gerekirse de şu şekilde ifade edebiliriz. 2006 yılında Tuzla’da gömülü kimyasal varillerin bulunmasıyla sektöre hareket geldi. O tarihe kadar tehlikeli atıkların bertarafı için İZAYDAŞ ve yurtdışına ihraç dışında herhangi bir natif yoktu ve tek başına İZAYDAŞ’ın üretilen bu atıkları bertaraf etmesi mümkün değildi. 2006 yılı Türkiye’de atık yönetimi açısından milat oldu ve Çimento fabrikaları bir kısım atıkları ek yakıt olarak tesislerinde değerlendirmeye başladılar. Fosil yakıt ikamesi olarak atıkların kullanılması hem doğal kaynakların korunmasını hem firmalara ekonomik getiri sağlamıştır. Atık üreticilerinin atıklarının bertaraf edilmesi gerekliliği hususundaki farkındalığın artması ile atıkların artık bir maliyet teşkil ettiği kabul edilmiş ve bu maliyetlerin düşürülmesi için proses revizyonları yapılmıştır. Daha az atık üreten proseslere geçilmiştir. Böylece hem daha az kaynak tüketimi sağlanmış oluyor hem de çevrenin olumsuz olarak etkilenmesi miminize edilmiş oluyor.
 
Yakın zaman projeleriniz nelerdir, genel olarak 2016 yılından beklentilerinizi öğrenebilir miyiz? 
 
2016’da deniz atıklarının toplanıp arıtılmasıyla ilgili bir projemiz yürürlüğe girecek. Bunun dışında işletmenin nötralizasyonu dediğimiz bir sistem için yatırımlarımız olacak. Yani asit tarzı kimyasal sıvıların nötralize edilerek bertaraf edilmesi işiyle ilgili küçük bir yatırımımız olacak ama önemli bir yatırım. Laboratuarımıza ciddi yatırımlarımız olacak, onun dışında tesisin modernizasyonu ile ilgili yatırımlarımız olacak ama daha büyük bir yatırım sadece belki bizim değil Büyükşehir ile beraber yapacağımız ileriye yönelik evsel atıkların komple yakılabilir enerjiye çevrilmesi projesi var. Bununla ilgili 2016 yılında en azından şartların hazırlanma aşamasında bir takım şeyler yürüyecek, daha ileride devreye girecek bir konu. Bu da bir enerji kaynağı olacak. Yaklaşık 40-50 MW’lık bir güç olacak ki 300 milyon kW-h üretim demek bu. Yaklaşık 300 milyon kW-h üretim yapacak bir tesis ortaya çıkacak. Bununla ilgili çalışmamızda devam ediyor. Geleceğe yönelik olarak bunu söylemiş olalım. 
 
2016’da genel beklentilerimiz. 2015’i zor geçirdik hep beraber. Gerek bir takım belirsizlikler gerek komşularımızdaki belirsizlikleri dikkate aldığımızda gerçekten zor geçirdik ama bu son seçimden sonra bir istikrar ortamı oluştu. Önümüzdeki 4 yıl seçim olmaması önemli bir istikrar getirecek. 2016’da ekonomimizde bir hareketlenme bekliyoruz. İyimser bakıyoruz. Bizde tedbirli olarak iyimser fotoğrafa göre hazırlıklarımızı yapıyoruz. Gerek sanayi odasında gerek diğer ortamlarda iş adamlarıyla konuştuğumuzda da benzer duyumlar duyuyorum. Sadece biz değil özel sektör, ticaret tarafı da, sanayi tarafı da, üretim tarafı da, ulaşım tarafı da bu yılın planlarını ertelemiş durumda dolayısıyla 2016’da ciddi bir hareketlenme bekleniyor diye umuyorum.
 
İlk önce ülkemize güveneceğiz. Başka ülkemiz, gidecek yerimiz yok. İkincisi yeni kurulacak hükümetle beraber sanayinin yürümesi ile ilgili şu anda bir takım düzenlemelerin bir anda hayata geçeceğini umuyoruz ki bununla ilgili işaretlerde var zaten. Hatta şu anda bile hükumetin ilk planda sanayicilerin beklentilerini sorduğunu biliyoruz. Bunların yerine gelmesi ile yatırımlarımızı güvenli bir şekilde uzun vadeli yapmamız gerekiyor.  Sanayiciye bizimle ilgili olarak döndüğümüzde sektörde İzaydaş’ın konum ve yeri bellidir. Nasıl faaliyetler yürüttüğü, atıklarla ilgili ne tür değerlendirme yaptığı bellidir. Nasıl güvenilir iş yaptığı ve yasal mevzuata uygun iş yaptığı bellidir. Dolayısıyla sanayicinin hiçbir şekilde atıklarıyla ilgili yan yol aramasın kendisine. Biz her şekilde kendilerine yardımcı olacak durumdayız. Bunu atık bertarafında, nakliyede, enerji üretiminde, laboratuarda, danışmanlıkta kendilerine bu hizmeti verebiliriz. O nedenle hiç yan yol aramalarına gerek yok. Biz burada hizmete hazırız. 
Yasal Uyarı
İsfirmarehberi.com´da yer alan kullanıcıların oluşturduğu tüm içerik, görüş ve bilgilerin doğruluğu, eksiksiz ve değişmez olduğu, yayınlanması ile ilgili yasal yükümlülükler içeriği oluşturan kullanıcıya aittir. Bu içeriğin, görüş ve bilgilerin yanlışlık, eksiklik veya yasalarla düzenlenmiş kurallara aykırılığından İsfirmarehberi.com hiçbir şekilde sorumlu değildir.
Bizi Takip Edin !
Facebook Twitter Google Plus Linkedin Youtube Instagram