ISO BELGELENDİRME
Sektörler
Karbon Ayak İzi Hesalama
İso Belgelendirme
Taksim Danışmanlık Hizmetleri
Güncel Fuarlar
Önceki Sonraki
WorldFood Türkiye’nin En Büyük Gıda Fuarı
WorldFood Türkiye’nin En Büyük Gıda Fuarı
9-12 Eylül 2021
Provimes Web ve Mobil Kurulum ve Kullanım Eğitimimize Davetlisiniz.
Provimes Web ve Mobil Kurulum ve Kullanım Eğitimimize Davetlisiniz.
03 Haziran, Perşembe
Provimes Web ve Mobil Kurulum ve Kullanım Eğitimimize Davetlisiniz.
Provimes Web ve Mobil Kurulum ve Kullanım Eğitimimize Davetlisiniz.
03 Haziran, Perşembe Saat: 10
Kurumsal Akademiler Konferansı
Kurumsal Akademiler Konferansı
24 Haziran 2021 | 14:00 - 16:4
Doğaya Saygı Sertifikası
"Önlenebilir ve öngörülebilir" olan, kaza değildir!
"Önlenebilir ve öngörülebilir" olan, kaza değildir!
İş cinayetleri sadece mevcut mevzuatın uygulanarak bile yüzde 95 oranında önlenebilir. Adı daha çok “iş kazası” olarak bilinen ve ekmeği için çalışanların hayat haklarının ihlali ile sonuçlanan iş cinayetlerini önlemenin yolları neler?
Belki de asıl mesajla başlamak en doğrusu: "Önlenebilir ve öngörülebilir" olan, kaza değildir! “İş kazası” olarak bilinen ve günde 5 ila 8 işçinin hayatını kaybetmesine neden olan hadiseler önlenebilir ve öngörülebilir niteliktedir. Adı daha çok “iş kazası” olarak bilinen ve ekmeği için çalışanların hayat haklarının ihlali ile sonuçlanan bu olaylar önlenebilir, bunun yolları var. Nasıl mı?
Şubat ayının başında, Bahçeşehir’de çok katlı bir inşaatta yük asansörünün 24. kattan düşmesi sonucu 3 işçi yaşamını yitirdi. Olay, akıllara Eylül 2014’te Mecidiyeköy’deki Torunlar GYO şantiyesinde yine bir asansörün düşmesi sonucu hayatını kaybeden 10 işçiyi getirdi. Aslında o günden bugüne iş cinayetleri hiç duraksamadı.
İş Cinayetleri Almanağı 2015’te yer alan ve ulusal basına yansıyan haberlerden derlenen toplam bilgiye göre, 2015 yılında en az bin 703 işçi çalışırken, mevzuatın öngördüğü işçi sağlığı ve iş güvenliği tedbirlerinin alınmaması nedeni ile hayatını kaybetti.
Üstelik verilen bu sayısal bilgiye yaralılar, ağır yaralılar, sakat kalmakla sonuçlanan hadiseler ve zamana yayılmış çalışma kaynaklı meslek hastalıkları dahil değil.
Çalışırken hayatını kaybeden işçiler, sayıya ve olayın oluş şekline göre medya ve kamuoyu nezdinde bir defaya mahsus haber konusu olabiliyorlar.
Hem denetim sorumluluğu olanlarda ve işverenlerde hem de soruşturma ve yargılama kurumları nezdinde, bu olayları tabiri caiz ise “olağan vaka” olarak görme eğilimi sürüyor. Maalesef kamuoyundaki hâkim görüş de bu yönde.
Mevcut tablo böyle iken, geride kalanlar için mücadele ederek kamuoyundaki hâkim yaklaşımı değiştirmeye çalışan Adalet Arayan İşçi Aileleri ve Adalet Arayana Destek Grubu’nun çabaları, İSİG İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin raporlama faaliyeti ile Soma davası özelinde müdahil tarafta yer alan çeşitli kurumları saymazsak durum vahim.
Sorun, mevzuat eksikliği değil
Kamuoyunda yankı bulan iş cinayetlerinin ardından dikkati çeken en önemli hususlardan bir tanesi, mevzuat yetersizliğine/eksikliğine vurgusu yapılması. Bu vurgu iki bakımdan sorunlu. Birincisi, sanki olayla ilgili mevzuat boşlukları giderilirse sorun çözülecekmiş gibi bir yanılsama yaratıyor. Bu, en hafif tabirle iş cinayetlerinin gerçek nedenlerini anlamamak demek. İkincisiyse, mevzuat eksikliği vurgusuyla, kanun ve diğer mevzuatla düzenlenmiş hükümlerden doğan cezai sorumluluğun hafifletilmesine hizmet ediyor.
Oysa sadece mevcut mevzuatın uygulanması durumunda bile bu cinayetlerin yüzde 95’inin gerçekleşmeyeceğini çok iyi biliyoruz. Mevcut mevzuatta yer alan hükümlerin gereği yerine getirilseydi kayıpların ‘önlenebilir’ olduğu gerçeğini görünmez kılan ve kamuoyu nezdinde sorumlular lehine savunma aracı sağlayan bu manipülasyonlar, artık neredeyse ezbere bir şekilde dolaşıma sokuluyor.
Mevcut mevzuatın güncellenmesi ve geliştirilen üretim/çalışma tekniklerine göre ilerletilmesi elbette gerekiyor. Ancak her iş cinayetinden sonra bir “mevzuat” tartışması yaratmak, asıl nedenlerin ve bu nedenlerden doğabilecek olası sonuçların üstünü örtmek anlamına geliyor.
Kazaların nedeni, işverenin kazanç hırsı ve denetim eksikliği; çözümü de etkin denetim, etkin soruşturma ve yargılama süreçleridir.
Mevcut mevzuatın uygulamada karşılık bulmamasının, eğitim çalışmaları ve yeterli ekipmanın tedariki de dahil olmak üzere kanunda yazılı organizasyonların yapılmamasının en temel nedenlerinden biri, işverenin kazanç hırsı nedeniyle çalışma yaşamının “hız” faktörü ile şekillenmesi ve kamusal denetimin etkin kılınmaması.
Hız, güvenlik tedbirlerini ihlal ediyor
Hız, 24 saat çalışmak demek. Soma’da olduğu gibi bir vardiya çıkmadan diğerinin içeri girmesi demek. İnşaatlar da bu “hız”dan nasibini alıyor. Üçüncü köprü bağlantı yolu çalışmalarında işçiler gecenin bir vakti beton döküldüğü için yüksekten düşerek hayatlarını kaybettiler. İşverenin de, Çalışma Bakanlığı’nın da her iş kolunda temel üretim kriteri haline gelen bu hızın güvenlik tedbirlerini ihlal ettiğini bilmemesi veya öngörmemesi mümkün değil.
Kamusal denetimin mevzuattaki şekliyle dahi uygulanabilmesi için yaşanan olaylarda “kamusal sorumluluğu” bulunan kişilerin yargılanması şart. Bu bağlamda mahkemelerin olayın aydınlatılması için teknik ve uzmanlık bilgisine başvurduğu bilirkişilerden, olaya dair yasal mevzuatın ne olduğu, yapılması gerekenlerin ve tedbirlerin söz konusu olay bağlamındaki durumu, olayın nasıl meydana geldiği gibi hususlar konusunda görüş bildirmeleri beklenir.
Oysa tecrübe ettiğimiz davalarda, bilirkişilerin kusur yönünden de niteleme yapmayı tercih ettiğini görüyoruz. Bu da aslında işveren ve kamusal denetim sorumluluğu olanları kayırmak anlamına geliyor. En azından ilgilendiğimiz davalar bakımından durumun bu şekilde olduğunu gönül rahatlığıyla ifade edebiliriz. Hayatını kaybeden işçileri kusurlu bulmaya dahi dayanabilen bu yaklaşım, yargılamayı daraltmaya ve bütün sorumluların yargılanması yönlü adalet arama çabalarına mani oluyor.
İşçi sağlığı ve iş güvenliği mevzuatı ve uygulamaları, insan hakları ve demokratikleşme düzlemlerinin en önemli turnusolu. İnsanlar yazılı kurallara rağmen, aş-ekmek-geçim için çalışırken hayatını kaybediyorlar. Mevzuat hükümleri, bizatihi söz konusu hükümleri yerine getirmek ve denetlemekle sorumlu kılınanlar tarafından ihmal ediliyorsa bu noktada işçinin yaşam hakkını içeren nitelikte demokratikleşmeden ve hukuktan söz etmemiz pek de olanaklı değil.
İşçi sağlığı ve iş güvenliği tedbirlerinin mevzuat hükümlerimiz dahilinde yerine getirilmesi sadece işverenlere ve kamusal denetim sorumluluğu olanlara bırakılamaz. Gerek 4857 sayılı İş Kanunu, gerek 6331 sayılı İş Güvenliği Kanunu, gerek uluslararası sözleşmeler, gerekse yapılan işin hususiyetlerine göre yürürlükte olan yönetmelik ve tüzük hükümleri dikkate alındığında, gerekliliklerin çalışılan işyerinde yerine getirilip getirilmediğinin takibi her işyerinde bir iş müfettişi bulundurularak yapılamayacağı ve yine ücreti işveren tarafından verilen iş güvenliği uzmanları tarafından da etkin biçimde icra edilemeyeceği ortada. Bu durumda işçilerin kendi çalışma koşullarını güvenli kılmak konusunda etkin - demokratik temsiliyetlerinin oluşması şart ve teşvik edilmesi gereken bir adım.
Kamuoyunda bilinen davalar bakımından ise, ailelerin ve dayanışanlarının adalet arayışlarını etkin bir müdahale pratiği ve takibi olarak sürdürmelerinin dava seyrinde de önemli payı var. Ancak bu davalarda takip, iş cinayetinde hayatını kaybedenlerin çokluğuna bakınca, yetersiz!
Adalet Arayan İşçi Aileleri’nin, acılarına/kederlerine rağmen, bütün duruşmalara iştirakleri de, her ayın ilk Pazar günü Galatasaray Meydanı’nda saat 13.00’te tuttukları, 1 saatlik Vicdan ve Adalet Nöbeti de fazlasıyla dayanışmayı ve önemsenmeyi hak ediyor.
Erbay Yucak, Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi ve İstanbul Üniversitesi Adalet Meslek Yüksek Okulu Mezunu. 1umut Derneği gönüllülerinden. Depremzede Dernekleri ve Kooperatifleri, Kentsel Dönüşüm Mağduru mahalle dernekleri ve Kooperatifleri, Ekolojik yıkım projeleri mağdurları ve İş Cinayetlerinde Hayatını Kaybedenlerin Adalet arayan ailelerinin gönüllü hukukçularından.
Yasal Uyarı
İsfirmarehberi.com´da yer alan kullanıcıların oluşturduğu tüm içerik, görüş ve bilgilerin doğruluğu, eksiksiz ve değişmez olduğu, yayınlanması ile ilgili yasal yükümlülükler içeriği oluşturan kullanıcıya aittir. Bu içeriğin, görüş ve bilgilerin yanlışlık, eksiklik veya yasalarla düzenlenmiş kurallara aykırılığından İsfirmarehberi.com hiçbir şekilde sorumlu değildir.
Bizi Takip Edin !
Facebook Twitter Google Plus Linkedin Youtube Instagram