Firma Adı | : | Dost Cam Sanayi |
Adres | : | 10014 Sokak No:15 A.O.S.B Dostcam, A.Ş. Çiğli/ İzmir |
Şehir / İlçe | : | İzmir / Çiğli |
Telefon | : | (0232) 376-7886 |
Faks | : | (0232) 376-7883 |
Web Site | : | dostcam.com |
: | dostcam@dostcam.com | |
Kuruluş Yılı | : | 1974 |
İşletme Türü | : | Anonim Şirketi |
Firma Hakkında
DOSTCAM HAKKINDA 1974 yılından beri cam dünyasının içinde bulunmaktadır.İzmir´ de 3 ayrı bölgede kurulu yaklaşık 22.000 m2 kapalı alana yayılan tesislerde ileri teknolojiye sahip makine parkı ve kaliteli insan gücü ile hizmet vermektedir. Dost Cam, sektörel talebi karşılamak üzere yatırımlarına devam etmektedir. İstanbul´da 20.000 m2 kapalı alana sahip fabrika pek yakında faaliyete geçecektir. Dost Cam üretim hatlarında,insan sağlığı ve çevre bilincine yönelik güvenlik camları (temperli cam, lamine cam), mobilya sektörüne yönelik işlenmiş camlar (rodaj, - bizote, kanal - delik), inşaat sektörüne yönelik mimari camlar (giydirme cephe camları, yalıtım camları), ve mekanlara zerafet Dost Cam, çift cam üreticileri ve cam işleme müşterilerine de cam ürünlerini uygun koşullarda sunarak cam sektörünün üretimine ve gelişmesine katkıda bulunmaktadır. Misyonumuz müşteri memnuniyeti temelinde, inşaat sektörünün en önemli kalemlerinden biri olan cam ürünü ile ilgili sektörel gereksinimleri eksiksiz karşılayabilmek, vizyonumuz yenilikçi, öncü, yatırımcı, sektör lideri bir firma olmak; Türkiye´deki marka imajını pekiştirerek, uluslararası pazarda bu imajın sürdürülebilirliğini tesis etmektir.
CAM HAKKINDA İnsanoğlu inşa etmesini öğrenmesinden bu yana iki temel ihtiyaçla karşı karşıya kalmıştır. Mahremiyet ve korunmak için bir kabuğa ihtiyaç ve görüşü sağlamak için bu kabuğun geçirgen olması. Yüzyıllar boyunca çeşitli araştırmalar sonucu bu ihtiyacı karşılamak için cam malzeme bulundu. Camın yapısındaki kum granüllerini şeffaf ürünlere dönüştürmek için yüksek ısı uygulanıyordu. Bu olağan dışı teknik binlerce yıl cam yapımında kullanıldı. Cam yaklaşık 4.000 yıl önce doğuda bulunmuştur. Mısır´da çok yaygındı ve buradan zaman içinde tüm dünyaya yayıldığı düşünülmektedir. Camın ilk keşfinin ardından 2000 yıl geçtikten sonra üfleme cam ortaya çıkmış, böylece pencereler için dayanımlı ince şeffaf levhaların yapılması mümkün olmuştur. Bu gelişmeyle birlikte hala gelişmesini sürdüren mimaride yeni bir dil belirdi, ısıyı kaybetmeden görüşün sağlandığı, ışığın temin edildiği üfleme cam, camdaki gelişmelerde önemli bir adımdır. 1500 °C´ye kadar yükselen ısı tekniğine ve belirli bir oranda yeteneğe ihtiyaç vardı. Bu teknik Suriye´den Mısır´a yayılmış ve kaplarda kullanılmıştı. Anadolu uygarlıklarından elde edilen cam işçiliğinin en seçkin örnekleri günümüzde "cam"ın tarihi gelişimi konusuna ışık tutmaktadır. Çeşitli model ve formlarda vitray, Selçuklular döneminde geliştirilmiştir. Osmanlı İmparatorluğu döneminde İstanbul´un fethiyle camcılığın merkezi bu kent olmuştur. Endüstri devriminin ticari ve teknik ürünleri, zamanın geleneksel mimarisinde bulunmayan bina formlarına ihtiyacı ortaya çıkardı. Geniş hacimli mekanlarda, kolonsuz iç mekanlar, gün ışığının mekanın derinliklerine alınması gibi ihtiyaçlar ortaya çıktı. Sergi salonları, uluslararası ticaret alanında prestij yapılar olarak şehirlerde yerlerini aldı. Tren istasyonu ağlarının şehirlerde büyük etkisi vardı. 1852´de Lewis Cubitt Kuzey Londra´da King´s Cross istasyonunda her biri 32 m açıklığı geçen uzunluğu 244 m olan ikiz kemerli bir strüktür kullandı. 73 m x 213 m boyutlarında üç açıklıklı istasyonun mimarisi Brunel´e aittir. Decimus Burton Batı Londra´daki Kew Garden (1860) projesinde iç mekanda çok az sayıda kolonla Gotik tarzı uyguladı. Yapının strüktürü dökme demir kolonlar ve kelepçelerle taşınan kavisli dövme demir çubuklardan oluşmaktadır. Strüktürün cephesinde kullanılan cam oldukça düz ve basitçe kavislidir (Wiggington, M.,1996). 1889´da Paris, Crystal Palace´dan sonra 19.yy´ın 2. önemli yapısı olan, Mimar Dutert, mühendis Contamin, Pierron ve Charton tasarladıkları Palais des Machines yapısına sahip oldu. Bina Crystal Palace´ın farklı bir yorumu gibidir. Palais des Machines, ana açıklık 115 m uzunluk 240 m´dir. Bu açıklık, 1866 St.Pancras istasyonunun yarısından daha büyüktür ve alt ve üstünden pinli bir çift kavisli kafes kirişten yapılmıştır. Çatısı şeffaf mavi ve beyaz camdır. Bu dönemdeki cam çatı strüktürler, yeni kapalı tren istasyon mekanlarına günışığı sağlamaktan çok daha fazla işlevi vardır. Bunlar 19. yy´ın ortalarında popüler hale gelen alışveriş arkadları için gerekli teknikleri ortaya koymaktadır. Alışveriş arkadları basit bir fikir olmasına karşılık oldukça önemlidir. Bu yapılar bir ucu açık, mikro iklim yaratıcısı bir iç sokaktır. İlk önemli alışveriş arkadı Fontaine´nin cam tonozlu Galeri d´Orleans binasıdır 1905´de Otto Wagner´ın Viyana´da yaptığı Post Ofis Savings Bank 20. yy başlarına ait camın yapıda başarıyla uygulandığı önemli bir örnektir. Yapının cam çatılı galerisi ve modern atriumu arasını çapraz olarak böler, renk, cam döşemede aşağıya ışığın alınmasını sağlamaktadır. Demirin iskelette kullanılmasıyla geniş cam cepheler yapılabildi. New York´ta James Bogardus yangına dayanıklı dökme demir iskeletin potansiyelini gördü. 1848´de Duncine Caddesi´ndeki fabrikası dökme demir iskete ve metal?cam cephe sistemine mükemmel bir örnektir. Demir veya çelik iskeletli strüktürlerin yaygınlaştığı yer Amerika´dır. 1871´de Chicago´daki büyük yangın sonucu şehir tahrip oldu. Bu yangın dökme demirin diğer malzemelere göre üstünlüğünü gösterdi. O dönemde asansörün bulunmasıyla bu malzeme ile çok katlı yapı inşası olanaklı hale geldi. Elisha Graves Otis, 1853-4´deki New York Fuarında kendi asansörünü tanıttı, 1880´de Siemens elektrikli asansörü buldu ve 1887´de ilk kalıcı elektrikli asansör ABD´de Baltimore´da kullanıldı (Wiggington, M.,1996). 1870-1880´lerde Chicago´daki yapıların cephelerinde büyük cam cepheler kullanılmaya başlandı. 1879´da William Jenneys´in, Chicago´nun ilk iskeletli binası olan 16 katlı Manhattan Binası´nı tasarladı. Burnham ve Root Reliance Building (1894) firması döneminde cam çok katlı yapılar yapılmaya başlandı. Aynı yıl Adler ve Sullivan´ın Chicago Stock Exchange binası yapıldı. Louis Sullivan çok katlı ve çelik çerçeve sistemlerin yapımının yanı sıra cam cephe sistemleri üzerinde de çalıştı. Özellikle taş dış duvarlı ofis yapılarında kullanım alanının duvar kalınlıklarıyla azalması, cephede geniş boşluklar açılamaması nedenlerinden dolayı çelik iskeletler ve cam cephe sistemlerinin avantajları üzerinde duruldu. 19 yy´ın ikinci yarısında sadece büyük cam kabukların gelişimi değil üretilen ürünlerde de gelişmeler görüldü. 1850´lerde İngiltere´deki yapıların %75´inin pencere camları üç firma tarafından yapılmaktaydı, bunlardan biri olan Pilkington Firması, Crown cam üretiyordu fakat bu üç firmada 1872´de Crown cam üretimini durdurdu. Fransız ve İngilizler, 19. yy ortalarında büyük boyutlu cilalı dökme plak cam yaptılar. İngilizlerin cam plak pazarındaki büyük ilerlemeleri 1820-1840 arasında gerçekleşti. Bu gelişme 1850- 1860´larda da devam etti. 1866´da Glasgow´da Gardner´s Store´dan 10 yıl sonra cilalı plak cam üretimi ikiye çıktı. 1852-1854 arası Paxton Buckinghamshire´da Mentmore Tower´ın zemin döşemesinde büyük levha cam paneller kullandı. Özellikle büyük cam dükkan penceresi fikri ana caddede dükkanları olan kiracılar için çok cazip hale geldi. Charles Dickes, Londra´da plak cam modasına imzasını attı, bu moda çok çabuk yayıldı. Birmingham´da 6 m yüksekliğinde, 2.44m x 1.22 m boyutlarındaki büyük cam plak camlar çok yaygındı. 1904´de Belçikalı cam üreticisi Fourcault, kendi adını verdiği levha camı üretti. Bu teknikte, ergimiş cam bir dizi silindirle yavaşça eriğin içine itilir. Ham madde eriyene kadar işleme devam ederken, silindirlerde dönmeye devam eder. Bu muhteşem buluşla, 250 yıl için ince ve düz cam üretilmeye başlandı. Burada kullanılan makinenin genişliği 1.9-2.3 m arasındaydı. Üretim sırasında bazı problemler oluyordu, camın silindir merdaneye bulaşması, sürekli olarak üretim işlemin durdurulup makinenin temizlenmesini gerektiriyordu. Bir yıl sonra, 1905´de, Colburn veya Libbey-Owens yöntemi USA´da patentini aldı. Burada çeltikli silindir merdane kullanıldı. Üretilen camın maksimum genişliği 2.3 m´ydi. Levha cam (Plate glass) teknikleri I. Dünya savaşında gelişti. Bunlardan ilki, Bicheroux merdane silindir plate yöntemiydi. Cam iki merdane arasında sıkıştırılarak üretilirdi. Sonuçta daha az malzeme firesi ve yüzeyin daha kolay cilasını sağlanırdı. 1870´lerde, De la Bastie temperli camı üretti. Fransa´da elektrik kazanında, yüksek ısıda asma cam levha ısıtılarak ve sonra hızlıca her iki yüzeye soğuk hava üflenerek "güvenlik" camı üretildi. Bu yöntemin esası, yüzeyin soğutulması sırasında camın bir yüzeyi daha hızlı büzülür, diğer yüzeyi ise daha yavaş büzülmesi esasına dayanır. Bu da tavlanmış camdan dört kez daha dayanıklı olmasını ifade etmektedir. Bu cam kırıldığında dağılmadan parçalara ayrılır. Bu ürün, savaşlar sırasında, güvenlik kapıları ve dükkan camlarında kullanıldı. Strüktürel, yapısal camın gelişimi II. Dünya savaşından sonra başladı. 1920´lerde bu yeni malzemeyle mimaride yeni estetik görüntüler belirdi. Bu dönemde Walter Grapius, Bauhaus´u yarattı. Fagus Fabrikası´nda camı mimari vurgulayıcı bir eleman olarak kullandı (Wiggington, M.,1996). Üreticilerin çoğundaki katalogda geçirgenlik değerleri vardır. Renksiz camdan sonra renkli cama doğru bir arayış başladı. İlk dumanlı cam 1930´larda ABD´de bulunan soluk yeşil bir camdı. Bunun amacı, otomobil camlarında parlamayı önlemektir. Yapılardaki ilk dumanlı cam yeşil camdı. 1151-52 New York´ta Park Avenue´de yeşil camlı Lever House´dan sonra 1954-58 yıllarında bronz camlı Seagram Binası yapıldı. Yeşil ve bronz renkler gri tonlarıyla birleşti. Değişik gri tonları kobalt okside, nikel oksid ve selenyum oranlarıyla çeşitlendi. Üreticiler kendi grilerini üretip diğer firmalarda yarışa girdiler, bu şekilde cam endüstrisinde de bir rekabet oluştu. Dumanlı camın gelişmesini engelleyen etkenlerden biri, ışık geçirimindeki yetersizliğiydi. Parlamanın problem olduğu Güney iklimlerde, sadece yazın koyu renk etkili oldu. Kuzey Avrupa´da 480 ve 600 enlemlerinde kullanılan hafif boyalı dumanlı camın ters etkili olduğu anlaşıldı. Camın gelişimini engelleyen ikinci neden, dumanlı camın kısa ömrüdür. Float yöntemi, UK´de 1952´den sonra Pilkington tarafından düz cam yapım tarihinde büyük bir buluştur. Pilkington, çok kısa bir süre içinde iki yüzey bakım işlemi buldu. İlki, Spectrafloat olarak isimlendirilen elektrokromotive kuvvetleri kullanarak ergimiş cam yüzeyine metal iyonlar sürülerek yapılırdı. Sonuçta elde edilen cam kısa süreli etkiliydi. Kaplamalı camlardaki bir sonraki gelişme aynalı camlardır. İlk aynalar kaplama tekniğiyle yapılırdı ve gümüş kullanılırdı, ortaya 20 yy´ın son çeyreğinde, cama uygulanan malzemelerde bir dizi teknik geliştirildi, bu malzeme çok inceydi. 70 ve 80´lere Cam ışığı hem yansıtır hem de içeri alır. Son yıllarda inşa edilmiş tamamen şeffaf dış kabuğu olan yapılar içinde Paris´teki Louvre 1922´de Mies van der Rohe´nin cam gökdeleninde, binanın iskeleti cam kabuk arkasından algılanmaktadır. O dönemin cam KAYNAKLAR |