Firma Adı | : | Mazgirt Belediyesi |
Yetkili | : | Tekin Türkel |
Şehir / İlçe | : | Tunceli / Mazgirt |
Telefon | : | (0428) 311-2009 |
Web Site | : | mazgirt.bel.tr |
: | dersim.mazgirtbelediyesi@gmail.com | |
Firma Hakkında
İnsanlığın belliğidir tarih. Zamanın acımasız ve vurdumduymaz geçişine, insanlığın belleğine kazınmış, tarihleşmiş; tarihleştirilmiş yaşanmışlıklarla karşı koyabiliriz ancak. Zamanı ve dahası anı yaşa telkini; dayatması karşısında belleğimize sahip çıkmak zorundayız. Zaman, ancak ve ancak dünün geleceğe taşınmış birikimi üzerinden anlam kazanır. Geleceğin insanca inşasında tarihsel belleğimize sahip çıkma zorunluluğumuz var.
...
İlçemiz, Dersim coğrafyasının en eski yerleşim alanlarından biridir. Tarihin farklı zamanlarında yaşanmış ve bu güne uzanan sürecin ayrıntılı, geniş bir kaynakçasının bulunduğunu söylemek zor. Serkan Erdoğan?ın ?Yerli ve Yabancı Kaynaklara Göre, Dersim ve Çevresindeki Arkeolojik Araştırmalar? kitabında Mazgirt tarihi hakkında yazdığı makaleye başvurarak ilçemizin tarihini aktarmaya çalışacağız.
? Mazgirt, günümüzdeki konumuyla Doğu Anadolu bölgesinin Yukarı Fırat yöresinde Dersim iline bağlı bir ilçe yerleşimidir. İl merkezine 33 km. güneydoğusunda yer alan ilçe, Elazığ iline 121 km. uzaklıktadır. Çevresine göre nispeten düzlük bir alana kurulmuş olan kentin deniz seviyesinden yüksekliği 1400 metredir. Dersim yöresinin güney sınırını belirleyen Munzur Dağları?nın doğu uzantısı olan Kert Dağları güneye Mazgirt Ovası?na doğru alçalırken, doğuya düzlüğün kuzey başlangıcını oluşturur. Tarihi Mazgirt Kalesi?nin üzerine kurulduğu tepe ise üç tarafı dağ silsileleriyle belirlenen bu düzlüğün kuzeyinde olup, tüm ovaya ve kente egemen konumda yükselir.
Kale dışında kentin tarihi coğrafyası; Yeni Mazgirt ve Eski Mazgirt olarak iki farklı yerleşimden oluşur. Eski Mazgirt, kalenin doğusunda Kert Dağları?nın eteğinde yerleşim görmüş olup, Ortaçağ?a ail mimari izler taşır. Yeni Mazgirt ise kalenin güneydoğusunda kurulmuş, batıya ve güneye doğru genişleme göstermiştir.
Mazgirt adının anlamına ve kökenine ilişkin başta Dersimli yazarlar olmak üzere çeşitli görüşler öne sürülmüştür. Bu önerilerden kanımca, akla en yakın görüneni Hint/ Avrupa dillerinde bulunan? Maz? sözcüğü ile ilişkili olanıdır. Ermenice ?med/mezd? Zendçe ?maz(a)? ?Mazanh?, Pehlevice ?mas? ?masth? sözcükleri ?tepe, yükseklik, soyluluk, ululuk? anlamlarını içerir. Sonraki ?girt? eki ise Ortaçağda Bizans kaynaklarında Mazgirt?in ?Meckert? olarak geçmesinde kökenini bulur. Hem Ermeni dilinde hem de yerel dilde ?Kert? sözcüğü ?kale, kent? anlamlarını taşır. Selçuklu döneminde devletin resmi dilinin Farsça olması nedeniyle ?kert? yada ?kirt? ile biten adlar ?gerd? yada ?gid? ile sonlanmıştır. Yöre halkının ise kentin diline uyarlayarak ?Mezgır? adını ilçe merkezi için kullanması savunduğumuz görüşü desteklemektedir. Büyük bir olasılıkla kentin adına kaynaklık eden bu sözcükler, Ön Asya?da İrani dillerin egemen olduğu Akamenidler (Med-Pers) döneminde ya da bölgenin Roma Dönemindeki yerel halkı olan Ermeniler tarafından ilk defa verilmiş olmalıdır. En eski yerleşim gördüğü kentin Urartu dönemindeki ismi, elimizdeki verilerin yetersizliği nedeniyle bilinememektedir.
Mazgirt Kalesi?ne Genel Bir Bakış
Mazgirt Kalesi, kentten yaklaşık olarak 200 m. yükseklikteki 27 bin m2 büyüklüğe sahip kireçtaşı bloğundan oluşan bir düzlükten oluşur. Kale bu düzlüğün ortasında 50 m. kadar yüksekliğe sahip, ikinci bir kaya bloğuna dayanan üst kale ile sonlanır. Toprak kayması ve ana kayada oluşan doğal tahribat (düşme, kopma) nedeniyle kale, günümüz görünümüyle yerleşime elverişsiz, dik bir tepe biçimindedir. Boyutları tam bilinmemesine rağmen yaklaşık Harput Kalesi?nin (300m.* 180 m.) büyüklüğüne sahiptir.
Mazgirt, güneyinde yer alan vadinin kuzey bitimini oluşturması ve tarihi kalesinin yöreye hakim bir yükseklikte bulunması savunma stratejisi açısından elverişli konumunu gösterir. Küçük bir tarım alanına sahip kalenin asıl kurulma nedeni Urartu Krallığı?nın madensel ekonomik çıkarlarını sürdürmesi içindi. Mazgirt Kalesi?nin, başta imar alanında olmak üzere Urartu Uygarlığı?na son bir parlak dönem yaşatan Kral 2. Rusa (İ.Ö. 685-645) tarafından kurulduğu sanılıyor.
Urartu Çağı?nda Mazgirt
Urartu Kralı 2. Rusa döneminde yöredekidemir ve bakır madeni potansiyelini kendi ekonomik çıkarına hizmet etmesi için kurulan Mazgirt Kalesi?nde Urartu varlığı, kendisinden sonraki dönemlere ait yapıların üzerine inşa edilmesi yüzünden büyük ölçüde tahrip olmuştur. Bozulmaya rağmen Urartu kaya işçiliğinin kalıcı ve özgün izler taşıması kaledeki bu dönemi tanımamıza yardımcı olmuştur.
...
Urartu toplumunda yöneticiler için düzenlenen mezar tipi, kaya mezarlarıydı. Kalenin önemli Urartu yapılarından olan kaya mezarları, kalenin oturduğu kaya bloğunun kuzeydoğusunda bulunan bir başka kaya bloğunda yer alır. İki kaya mezara sahip bu kaya kütlesi üst kalenin zeminine değin yükselmektedir.
Mazgirt 1 olarak adlandırılan kaya mezarı güneydoğu yönlü olup kalenin bulunduğu kaya bloğuna bakmaktadır. Mezar, genişliği 2.50 m., uzunluğu 1.70 m., yüksekliği ise 2.30 m. olan tek bir odadan oluşur. Mazgirt 2 mezarına göre daha alçakta ve buna bağlı olarak daha kolay ulaşımlıdır. Batı yönünden girilen mezara geçiş, küçük bir kapıdan (kapı sövesinden) sağlanır.
Mazgirt 2 mezarı, kaya bloğunun kuzeyine vadiye bakan yüzünde yapılmıştır. Mezara doğru bakan küçük bir kapıya girilmektedir. Dik bir kaya kütlesine mezar zor ulaşımlıdır. Urartu döneminde bu mezar yapısına kale kayalıklarına açılan dar yollarla ulaşıldığı sanılmaktadır. Böylelikle de mezarın gelebilecek tehlikeye karşı güvenliği sağlanmış olmaktaydı. ...
...
Urartu Kralı Rusa 2 döneminden sonra İ.Ö 6. Yüzyılın sonlarına gelindiğinde Urartu Krallığı?nın bölgedeki egemenliğinin sona erdiğini söyleyebiliriz. Med-İskit kavimlerinin ortaklığıyla tarih sahnesinden silinen Urartular?dan sonra tüm bölge kısa bir sürede olsa göçebe kavimlerin(İskit- Kimmer) etki alanına girmiştir.
Urartu Sonrası Mazgirt
Med egemenliğine İ.Ö 590?lı yıllarda giren Mazgirt, aynı hanedan üyesi olan Dara 1?in (İ.Ö 521-486) döneminde ise Persler?e bağlanmıştır. Persler?in Armenia satraplığı içinde yer alan kent, İ.Ö. 170?li yıllarda Seleukos Kralı 3. Antiokhos döneminde bağımsızlığını ilan eden Araks satraplığının yayılım alanı içerisinde olup olmadığı bilinmemektedir. İ.Ö 140 yılında Mazgirt?in de içinde bulunduğu, Diyarbakır?a değin uzanan topraklar Part Kralı Mitridates 2?nin siyasal etkisindedir. Partlar?ın saldırılarına karşın yöre İ.Ö 69?a yılında, batıda güçlü bir devlet haline gelen Roma, komutanları Lucullus?un yönetimindeki ordu ile bundan böyle böyle Sophene adıyla geçecek olan Tunceli ?Elazığ yöresine sefer düzenleyerek egemenliği ele almıştır.
İ.S VIII-IX. yüzyıllarda Mazgirt, Arap- İslam (Abbasiler) orduları ile Bizans arasında stratejik konumu nedeniyle önemli bir sınır karakolu niteliğindeydi. Bizans İmparatoru Theophilos (İ.S 829-842) 837 yılında dönemin önemli kentlerinden biri olan Malatya?yı çevresinden tecrit edebilmek için Araplar2ın egemenliğindeki Mazgirt (Bizans kaynaklarında Meckert) ve çevresine askeri sefer düzenlemiştir. Sefer sonucunda Theophilos içinde Mazgirt?in de olduğu Armenia sınırları kapsamında bulunan bir takım kaleleri tahrip edilmiştir.
Bizanslılar?ın Selçuklular?a yenilmesiyle sonuçlanan 1071 Malazgirt Savaşı?ından sonra Ermeni komutan Filaretos?un bağımsızlığını ilan etmesiyle Mazgirt ve çevresi kısa bir süre Filatos?un elinde kalmıştır. 1087 yılında Diyarbakır Valisi?nin görevlendirdiği Çubuk Bey tarafından yöre, Selçuklu İmparatorluğu?na kalır.
Orta çağ?a ait olabilecek yapı izleri kaledeki sur duvarları dışında Eski Mazgirt?in kuzeyinde inşa edilmiş bir Ermeni Gregoryen kilisesinde görmekteyiz. Yukarı kilise diye anılan yapının geometrisini alışılmadık bulan İngiliz mimar Thomas Sinclair yapım tarihini M.S. 16-17. Yüzyıllar olarak önermesine karşın, kullanılan toplama malzemeden dolayı daha erken bir yapının üzerine yapılmış olabileceğini belirtmektedir. ?
Serkan Erdoğan?ın anlatımından da anlaşılacağı bibi Mazgirt, oldukça eski yerleşim alanlarından biri olma özelliğini taşıyor. Bu özelliği, kendine özgü kültürü, inancı ve bunların rengini verdiği yaşam biçimiyle birlikte değerlendirildiğinde, sahip çıkılması, korunup geliştirilmesi gereken bir coğrafya gerçekliğini çıkarıyor karşımıza.
|