Buralara gelip de -kıyılardan veya tepelerden; günün her saatinde, belki de özellikle gün batımında - denize baktığınızda  Ayvalık adalarını  insanın nefesini kesen o eşine ender rastlanan güzellikleriyle görür ve bu manzara karşısında büyük bir hayranlık duyarsınız. Ancak doğanın muhteşem hazinesinden sanki bir avuç mücevherin özellikle Ayvalık kıyılarına serpilmesi sebepsiz değildir. Zira bu yörelerin, oksijen deposu Kaz dağlarından süzülerek Edremit körfezi üzerinden tuz ve iyot kokularıyla gelen tertemiz sağlıklı havası vardır. Bu nedenledir ki buraların florası bir başkadır; daha farklıdır, daha zengindir. Yine bu nedenledir ki Ayvalık yöresinde otantik bir yerleşim merkezi olan adaya, bizlerden öncekiler kendi dillerinde ?mis kokulu ada? anlamına gelen ?Moshinos? adını vermişlerdir. Evet, buraya gelip de derin bir nefes aldığınızda; bu adın anlamını gerçekten de göğsünüzün derinliklerinde ?aynı zamanda hem ciğerlerinizde ve hem de yüreğinizde- hissedersiniz.

İşte Ayvalık denizlerine adeta özenle yerleştirilmiş bu güzelim adacıklarımızı Piri Reis de Kitab-ı Bahriyesinde; Yund Adaları olarak belirtmiş. Yund kelimesi dilimizde (artık günlük konuşma lisanında yer almasa da)  doğada bir arada dolanan atları ifade ettiğinden, büyük bir olasılıkla buralarda da eskiden çok at bulunduğu ve bu adın da buradan geldiği sonucuna varılmış. Bu nedenlerle adımızda Cunda?nın kendi tarihimizdeki asıl özgün ismi olan  ?Yund? kelimesini kullandık. Ayrıca resepsiyon ve kahvaltı salonumuzun giriş kapılarını stilize uçan at (tulpar/pegasus) figürleriyle süsledik. (Maharetli ellerinin ürünü bu güzel tahta oymaları bize hediye eden sevgili fransız dostlarımıza burada bir kez daha teşekkür ederiz.)

Her aşamasında bir an bile başından ayrılmadığımız uzun yapım sürecinde Cunda?nın otantik yapısına uygun sonuçlar ortaya koyabilmek için büyük bir titizlik, özen ve özveri ile çalıştık. Tümü ?Tescilli Tarihi Yapı? özelliğini taşıyan binalarımız restorasyon ve rekonstrüksiyon olarak adeta kendi küllerinden yeniden yaratılırcasına tamamlandı. Gerek binalarımızın bu özellikleri nedeniyle ve gerekse Cunda?nın SİT (tarihi koruma) alanının tam ortasında yer aldığımız ve bir Dünya Kültür Mirası varlığı olan tarihi Taksiyarhis Kilisesinin yanı başında bulunduğumuz için de adımızdaki ?Yund? kelimesini ?Antik? sözü ile bütünledik. Kapalı bir bahçe içersinde yer alan ve girişleri de bu bahçenin içinden olan binalarımıza atıfla da ?Cunda Konakları? tamlamasını ismimizin altına eklemeyi ?otel? kelimesine yeğledik. Zira istedik ki bizi tercih edenler kendilerini ?otel müşterisi? olarak değil de ?konak misafiri? olarak görmeye daha adımlarını kapıdan içeri atmadan başlasınlar. Ancak hemen belirtelim ki bu isteğimizi sadece adımızla sınırlı bırakmadık; kapımızdan içeri giren her konuğumuzu da adımıza yaraşır bir biçimde ağırlayıp mümkün olduğunca rahat ettirmeyi en önde gelen hedefimiz ve ilkemiz olarak benimsedik.