İş Sağlığı ve Güvenliği ve Sendikalar
İş Sağlığı ve Güvenliği ve Sendikalar
Sendikalar Yasası’nın il maddesinde belirtilen hükme göre “ Çalışma ilişkilerinde ekonomik ve sosyal hak ve menfaatlerin korunması ve geliştirmesi” zorunluluk olarak tutulmuştur. Bu tanım doğrultusunda sendikaların çalışanın sağlığını ve güvenliğini korumak adına çalışmalar yapması gerekmektedir.
Bu haftaki konumuz Ülkemizdeki sendikaların İş sağlığı ve güvenliği çalışmalarında ki yeri ve önemi olacağı için kısa bir giriş yapmak istedim. Yukarıda belirttiğim mevzuat maddesi oldukça önemli olmakla birlikte laf olsun diye koyulan bir madde değildir. Türkiyenin de imzaladığı birçok uluslar arası anlaşma ve sözleşmelerde, Anayasamızda “ Sağlık yaşama, işyeri ortamının geliştirilmesi, çalışma koşullarının iyileştirilmesi gibi birçok ana unsur üzerinde durulmaktadır. Buradan anlaşılan sendikaların İnsan hakları ve iş sağlığı ve güvenliği çalışmalarına yönelikte üyelerine hizmet ve rehberlik etmesi gerekliliği olmalıdır.
İş sağlığı ve güvenliği çok boyutlu bir bilimsel yöntemdir. Birçok kişi tarafından safiyane teknik boyutlu görünen bu kanunun, yoğun bir toplumsal içeriği olduğu, ağır bir hukuksal temasının olduğu gözlerden kaçırılmaktadır. Unutulmamalıdır ki İş sağlığı ve güvenliği, insan hakkıdır.
Yaşama ve alışma koşullarının bir birinden ayrılması oldukça güçtür. Her ne kadar yaşama koşullarında yapılacak iş güvenliği önlemleri maddi kaynaklara dayansa da sendikalar bu sayede daha gerçekçi ve çözümleyici odaklı çalışmalara imza atmış olacaklardır. Örneğin;
Üyelerinden beslenme sorunlarının çözümlenmesinde, Kreş ortamının sağlanmasında istekte bulunan sendika, yapılan çalışmalar sonucunda çözümleyici bir yöntem bulup sonuçlandırdığında üyelerinin cebinden daha az para çıkmasını sağlayacak ve imaj sağlayacaktır. Bu sayede sendikalar üyeleri ile birlikte sosyal projelere imza atacaklar, çalışma koşullarının geliştirilmesinde de üyelerin yanlarında olduklarını hissettireceklerdir.
Sonuçta çalışma koşullarının takibi ve iyileştirmesi işlemlerini takip etmesi gereken başlıca kuruluşlardan bir tanesi de çalışanların üye oldukları sendikalardır.
Bu konuda işçi veya memur ayrımı yapmak hiç etik olmadığı gibi, yeni iş Kanunumuzca da buna müsaade edilmemektedir. Çalışan kavramının gelmesiyle birlikte tüm işçi ve memur ayrımı ortadan kalkmalıdır.
İş sağlığı ve güvenliği faaliyetlerinde sendikaların özellikle özelde veya kamuda kurulan iş sağlığı ve güvenliği kurullarında çalışan temsilcileri olarak aktif rol oynamaları gerekmekte olduğu da unutulmamalıdır. Alınan her bir kararın çalışan nezdinde nasıl değerlendirileceği, Çalışanların bilgilendirilmesi gibi konularda sendikaların oldukça paylaşımcı olmaları önemelidir.
Sendikaların İSG faaliyetlerine destek amaçlı üyelerine yönelik yapacakları bir diğer başlıkta eğitim faaliyetleri olmalıdır. Sonuçta Yasalarında eğitim faaliyetleri için ayrılan bir pay olduğu bilinmekte!
Bu konu da ve diğer konularda sendikaların teknik ağırlığı yüksek olan iş sağlığı ve güvenliği faaliyetlerine katkı sağlamaları açısından uzman ve hekim desteği almaları gerekmekte olduğunu düşünüyorum.
Saygılarımla.
“Kalbinizin asıl sahibine emanet olun.”